Lösemi Rehabilitasyon Başarısı Yüzde 80’e Erişti!
Kanser

Lösemi Rehabilitasyon Başarısı Yüzde 80’e Erişti!

Rehabilitasyon Oğullarda 3,5 Sene, Kızlarda 2,5 Sene Sürüyor

Lösemi hastalığı hem çocukluk çağında, hem de erişkinlik yarıyılında görülen bir hastalık. Ulus arasında kan kanseri olarak bilinen lösemi, kemik iliğinde alana gelebildiği gibi, muhtelif uzuvlarda da ortaya çıkabiliyor. Kanda bulunan lenfoid ve myeloid ismi verilen hücrelerin hakimiyetsiz artıp bedeni istila etmesiyle de hastalık kendini gösteriyor. Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Canpolat, çocukluk çağında görülen kanserler arasında bcerahatçi sırada yer alan lösemilerin rehabilitasyon başarısının yüzde 80’e eriştiğini, bunda hasta bakımındaki niteliğin çoğalışı, gelişmiş laboratuar imkânları ve tehlike sınıflandırılmasının daha iyi belirlenmesi gibi rehabilitasyon başarısını etkileyen pek çok etkenin tesirli olduğunu söylüyor.

Oğullarda daha sık görülüyor

Lösemi hastalığının kız çocuklarındaki rehabilitasyonunun 2,5 sene sürdüğünü, ancak oğullarında 3,5 sene gibi bir zaman aldığını belirten Prof. Dr. Cengiz Canpolat, bunun sebebini şöyle açıklıyor:

“Erkeklerde hastalık kızlardan biraz fazla görülüyor. Kanserli hücreler testiste saklanma meyline sahipler. Misalin kan yoluyla beyne çok az madde kolaylıkla gidebiliyor, hücreler arasındaki sıkı bağlardan dolayı beyin koruma altında. faize uzuvlarını gözeten bariyerler sebebiyle burada saklanan lösemi hücreleri, kemoterapinin tesirinden kolayca kaçabiliyorlar ve kanserli hücreler, testisten nüksedebiliyor.

Erkeklerin rehabilitasyonu bir sene daha uzun sürüyor. Ancak rehabilitasyonda kullanılan ilaçlar, faize işlevlerini riske atacak dozlarda verilmiyor. Şayet hastalık ergenlik yarıyılında ortaya çıktıysa, sperm dondurma harekâtı yapılabiliyor.”Son senelerde yeni kabul edilen bazı kriterlere göre, bazen erkeklerdeki rehabilitasyonun da kızlardaki kadar kısa vakitte cevap verebildiğine değinen Prof. Canpolat, “Ancak bunun için hastanın tehlike etkenlerinin ve rehabilitasyona verdiği cevabın iyi olması gerekiyor. Rehabilitasyona başlamadan evvel genetik ve moleküler testlerin pozitif sonuçlanmasıyla birlikte, bazı grup hastalarda daha kısa süreli rehabilitasyon yapılmasına müteveccih protokoller var, bunlar uygulanıyor” diyor.

Cemiyette 100 binde 3-4 bireyde görülen hastalığın görülme sıklığının Batı cemiyetlerinden değişik olmadığını ifade eden Prof. Dr. Cengiz Canpolat, hastalıkla alakalı merak edilen sualleri şöyle cevaplıyor:

En sık hangi yaşlarda görülüyor?

En sık 2-5 yaş aralığında görülüyor. Çocukluk çağı kanserlerinin yüzde 25-30’unu lösemiler oluşturuyor, bu bakımdan çocukluk çağı kanserlerinde bcerahatçi sırada yer aldığını söyleyebiliriz.

Sebepleri biliniyor mu?

• Çocukluk lösemileri yetişkin lösemilerinden değişiktir. Yetişkinlerde etrafsal etmenler ehemmiyetliyken, çocuklarda genetik etmenler ön tasarıdadır.

• Bedende kanseri yasaklayan, kansere neden olabilen genlerdeki ‘değişinim’ ismi verilen farklılıklar lösemiye zemin hazırlıyor.

• Bazen nükleer ışınım, bazen virüsler özellikle lösemiyle arasında ilişki kurduğumuz “öpüçük hastalığı” dediğimiz hastalığa yol açan Epstin-Barr Virüsü lösemiye neden olabiliyor.

• Bazı kimsayal maddeler misalin Petro-kimya sanayisinde sık kullanılan ‘benzen’ ismi verilen maddelerle çocuklar erken yaşta temas ederse lösemi olabiliyor.

• Kanser rehabilitasyonunda kullanılan bazı ilaçlar ve ışınım da bazen lösemi yapabiliyor.

• Elektro manyetik ışınımı suçlayan bir bulgu topluluğu var, bütün netlik kazanmış değil, yüksek gerilim hatları, baz istasyonları gibi. Bunların dikkatle takibi gerekiyor, henüz netlik kazanmadıysa da maruz kalınmasından sakınılması gerekiyor.

• Lösemilerin çoğunda genetik bir temel bulunuyor. Ailevi kanser belirtilerinin varlığı da buna misal verilebilir. Ailesinde meme kanseri, yumuşak doku kanseri, beyin urları, böbrek üstü urları, lösemiler gibi kanserler fazla görüldüğü için çocuklarda lösemi ortaya çıkabiliyor.

• Genetik etmenler bazı bağışıklık yetersizliği hastalıkları ve Down Belirtiyi gibi hastalıklar da lösemiye yol açabiliyor.

Akut ve kronik löseminin rehabilitasyonu olası müdür?

Çocukluk çağı lösemileri yüzde 80’in üzerinde rehabilitasyon edilebiliyor. Muhtelif tehlike gruplarına göre rehabilitasyonu sınıflandırdığımıza ise şöyle bir tablo karşımıza çıkıyor:

– En iyi tehlike grubundaki lösemi hastaları yüzde 90 rehabilitasyon edilebiliyor.

– Akut myeloblastik lösemilerde ise rehabilitasyon başarısı yüzde 50-60 arasında değişiyor.

Anne ve babalar bu hastalığı anlayabilir mi?

Lösemilerin teşhisindeki en ehemmiyetli mesele erken anlaşılamamasıdır. Hastalığın erken tanısı güçtür, zira birçok hastalıkla karışabilir. Başlıca belirtileri arasında şunları sayabiliriz:

• Hiç düşmeyen ve uzun süren bir ateş varsa bazı testler yapılmalı, hasta yakından takip edilmelidir.

• Bedendeki karaciğer, dalak, lenf bezlerinin büyümesi hastalığın belirtisi olabilir.

• Bedende çok sayıda ve kendiliğinden veya hafif bir darbe ile oluşan

morluklar, geçmeyen ufak noktasal kanamalar, btümörün ve dişeti kanamaları hastalığın belirtileri arasındadır.

• Hastaların yüzde 25’inde kol veya bacak sızıları da görülebiliyor. Bu vaziyet büyüme sızısı veya romatizmal hastalık gibi açıklanarak tanının gecikmesine neden olabiliyor.

• Hastalarda kansızlığa bağlı olarak solukluk çabuk yorulma güç ve süratli soluk alma gibi bulgular ortaya çıkabiliyor.

Hastalar iyileştikten sonra neler yapmalı, nasıl yaşamalıdır, nelere dikkat edilmelidir?

Şayet hastada hormonal bozukluklar olduysa endokrinoloji uzmanları tarafından takip edilmesi gerekebiliyor. Kemoterapi sırasında kortizon kullanıldığı için ortopedik problemler alana gelebiliyor. Bunlar bazen kalça takmalarına kadar giden bir sürece neden olabiliyor. Enfeksiyonlara yatkınlık ilk altı ay ile bir sene arasında bağışıklık sistemi tekerrür daha önceki eforuna kavuşana kadar görülebiliyor. Yapın aşılara bağlı bağışıklık, kemoterapiden dolayı düştüğü için rehabilitasyonun bitiminden altı ay sonra yine aşılar yapılıyor. Bütün iyileşme sağlanmışsa, kumpaslı takiplerle banal hayatlarına devam edip banal hayatına devam edebiliyor. Ancak bu hastaların ilerde gelişebilecek ikincil kanserler açısından da uzun zaman izlenmesi gerekiyor.