Kanserle Yaşamak
Kanser

Kanserle Yaşamak

Prof. Dr. M. Kemal IRMAK

1. TEŞHİS

Kanser deneyimi, hastalık işaretinin ilk algılanmasından başlayıp, teşhis ve rehabilitasyona, oradan iyileşmeye veya vefata kadar giden birbirleriyle ilişkili bir hadiseler zinciridir. Bu süreçte teşhis anı, psikolojik desteğin en çok gereksinim dinlendiği andır. Kanser teşhisinin hasta üzerinde devirici bir tesirsi vardır; bundan kaçınmanın en kolay yolu gidişatı hastadan saklamaktır 1. Bir aile bireyine gidişatı açıklamak ve hastaya söyleyip söylememe sorumluluğunu ona bırakmak da seçim edilebilen bir yoldur 2. Fakat, teşhisi hasta dışında herkesin bildiği böyle bir gidişatın da sakıncaları vardır. Hasta yakınları ve sağlık personeli bir yandan hastayı gevşetmek isterken, öbür yandan da teşhisi belirtmeden konu etrafında konuşmak zorunda kalırlar. Teşhis etrafındaki bu sır perdesi de hastada muhtelif kuşkulara neden olur.

Kanser teşhisinin açıklanmasıyla alakalı hekimlerin davranışlarını belirleyen bir çalışma, düşünülenin tersine reelin hastadan gizlenmemesi meylini ortaya koymuştur. Sorulara yanıt veren hekimlerin % 95’i gidişatı hastalara bildirmenin genel siyasetleri olduğunu beyan etmişlerdir. Katılımcı hekimlerin tamamı, kanser hastası olduklarında gidişatın kendilerine söylenmesini seçim edeceklerini ve teşhisi bilmenin hastalara ait bir hak olduğunu belirtmişlerdir 3. Kanserli hastalarla yapılan bir çalışmada, onlar da teşhisin kendilerine açıklanmasını seçim edeceklerini belirtmişlerdir 4. Ayrıca, Hasta Hakları Bildirgesi Lizbon-1981 ve Hasta Hakları Yönetmeliğine Ankara-1998 göre de, hastaların teşhisi öğrenme hakları vardır.

a. Hastaya Gidişatın Açıklanması

Burada, hastasını fobileri ve istekleri ile kabul eden, onu bir birey olarak idrak eden, bilgilendirmede rahat, tezci olmayan ve güven duygusu uyandıran bir doktorun varlığı çok önemlidir 5-7. Hekim, hastasına teşhisi açıklarken, kullanacağı sözcüklere de çok dikkat etmelidir. Psikolog olan bir kanser hastasının bu konudaki düşünceleri şöyledir: ‘Her ne kadar, hastaya teşhisin açıklanmasından yana olsam da, ‘Sende kanser var’ veya ‘% 10 yaşama şansın var’ gibi ifadelerin kullanılmasına karşıyım. Çünkü, birçok insan için ‘kanser’ kelimesi, sonunda vefat olan ve kurtulması mümkün olmayan acılı bir hastalık olarak algılanmaktadır’8.

Teşhisin hastaya söylenmesinde dikkat edilecek nokta, tüm reelin aktarılması değil, hastalığın hangi yönlerinin açıklanmasının hasta için daha uygun olacağının belirlenmesidir. Hekim, kanser sözcüğünü kullanmadan dürüstçe gidişatı açıklamaya başlamalı ve bu açıklama sırasında hastanın ne kadar ayrıntı istediğine dair ipuçları tutmaya çalışmalıdır. Örneğin, uzun bir sessizlik ve göz kaçırma hareketleri, hastanın sindirebileceği balaka sınırına ulaşıldığını gösterir. Bazı hastalar, açıklama sırasında doğrudan ‘Kanser miyim?’ diye sorabilirler veya gidişatları hakkında her şeyi öğrenmek isteyebilirler. Bazıları da, teşhisi dinlemek istemediklerini sarihçe ifade edebilirler. Örneğin, bir hasta ‘Şayet makûs bir şeyse, bunu bana söyleme’ demiştir 9.

b. Hastanın Cevabı

Korkunç tesirsinden dolayı, hastaya kanser teşhisi söylenirken çok dikkatli olunmalıdır. Hasta kanserden ne kadar şüphelense de, hakikat haber hasta için büyük bir travmadır 10. Birçok hasta, teşhisin kendilerine açıklanma anını ‘kamyon çarpmış gibi, şok edici, korkuya düşürücü, sersemletici’ olarak bildirmişlerdir 9. Bu nedenle, sağlık personeli, hastadan gelebilecek kuvvetli duygusal tepkilere hazır olmalıdır. Hastalarda gözlemlenen tepkisel davranışlar arasında teşhisi kabullenmeme Bende kanser olamaz! 11, kızgınlık hali, endişe ve depresyon sayılabilir 12. Endişe hemen her zaman kaçınılmazdır ve kendisini ağlama ve konsantrasyon kaybıyla gösterir. ‘Neden ben?’ düşüncesinin dominant olduğu depresyon durgunluk hali de yaygın görülen bir yanıt biçimidir 13-15. Bazı hastalarda, hastalık üzerinde zihinsel bir üstünlük kurma çabası gözlenebilir 16. Bu hastalar, hastalık hakkında balaka sahibi olmak; kendi rehabilitasyonları hakkındaki kararlara katılmak ve sonuçları tartışmak isterler. Sağlık personeli, bu tip hastalara yol göstermelidir.

2. REHABİLİTASYON

Teşhisin kesinleşmesi ve gidişatın hastaya anlatılması, hastayı, ailesini ve hekimleri rehabilitasyon safhasını planlamaya sevk eder. Bugün, kanser rehabilitasyonsine hemen teşhisin ardından başlanmaktadır. Bununla beraber, mümkün olursa rehabilitasyondan önce 1-2 gün beklenmesi daha iyi olur 9. Bu süre, hasta ve ailesinin gidişatı sindirmelerine ve önlerinde yaşayacakları süreç konusunda kendilerini hazırlamalarına takviyeci olacaktır. Teşhis anında, rehabilitasyon hakkında kabaca bir balaka vermek, hasta ve yakınlarından gelebilecek soruları yanıtlamak yeterli olur. Rehabilitasyon ve rehabilitasyonnin yan tesirleri konusunda ayrıntılı açıklamalar hasta ve ailesinin daha kolay kabul edebileceği bir zamanda anlatılmak üzere ertelenebilir.

Kanser hastalarının rehabilitasyonsi için geliştirilen yöntemler yaşam süresini uzatırken, yöntemlerin spektrumu ve karışıklığı rehabilitasyon safhasının parçalanmasına yol açmıştır. Kanser tıbbının bu dokunuşan özelliğine bağlı olarak, bir çok tıp merkezinde ‘Rehabilitasyon Ekibi Kavramı’ geliştirilmiştir. Rehabilitasyon ekibinde kimlerin yer alacağı, müesseseye göre değişmekle beraber, aboneler genellikle dahiliye, cerrahi, radyoterapi, onkoloji, psikiyatri uzmanları ile psikolog, sosyal hizmetler uzmanı ve hemşirelerden oluşmaktadır. Bu takımda yer alan hemşireler, ekibin ortalıkta en çok gezen ve kolayca ulaşılabilen azaları olmaları nedeniyle rehabilitasyonda önemli bir rol oynarlar. Bugün, bir çok hemşire kanserli hastaların bakımı konusunda uzmanlaşmıştır ve onların balaka ve klinik deneyimleri oldukça etkileyicidir. Bu hemşirelerin çoğu, hasta ve yakınlarının duygularını korumak dahil kendilerini kanser hastalarına adamış vaziyettedirler 17,18.

3. KAYGILAR

Kanserli hastaların endişeleri dört grupta toplanabilir:

a. Dışlanma

Kanserli hastaların tavırları incelendiğinde, terk edilme, dışlanma ve yalnız kalma fobilerinın, vefat korkusundan daha önde geldiği görülmüştür. Dışlanma korkusu, vefat korkusuna göre daha büyük bir depresyon kaynağıdır ve bazı hastalar dışlanmaktansa can vermeyi seçim etmektedirler. Dışlanma korkusu, sıklıkla yakın etraftaki insanların tutumlarından kaynaklanmaktadır. Kanser hastasının yakın çevresindeki insanlar kendilerini duygusal olarak hastadan uzak meblağlar. Bu tutum, onlardaki hastanın bir gün can vereceği inancından kaynaklanır 19. Gidişatı daha da makûslaştıran, hastanın etrafındakilerden paradokslu sinyaller almasıdır 20. Örneğin, dostları haftalarca ziyarete gelmezken, aniden ortaya çıkıp, her zamankinden daha nazik, dikkatli ve daha şefkatli davranırlar. İnsanlar, destek ve destek konusunda bazen hevesli görünürken, bir başka zaman böyle istekleri geri çevirirler. Son çalışmalar, destek isteyen, gereksinim ve sorunlarını sarihçe dile getiren hastaların, etrafındakiler için daha az sempatik olduklarını göstermiştir 21.

Şayet hastaya, ailesi, dostları ve iş çevresindekiler duygusal destek veremiyorsa, başka destek kaynakları söz konusudur. ‘Kanser olmanın ne olduğunu, kanser hastasından başkası anlamaz’ biçiminde yaygın bir söz vardır. Benzer deneyim yaşayan insanlarla grup oluşturmak, bir çok kanser hastasının psikolojik geçimina takviyeci olmuştur 22. Böyle etraflarda, ortak problemler ve günlük yaşanan deneyimler paylaşılır. Kanser hastası, bu biçimde öbür kanser hastalarının da dışlanma gibi deneyimler yaşadığını öğrenir. Sonuçta, bu gibi tepkilerin kendi kişiliğinden değil de hastalığından kaynaklandığını anlar. Kanser deneyimi yaşamış hastaların rehabilitasyon ekiplerine dahil edilmesi ABD’de yaygınlaşan bir gidişattır 23. Bu uygulamanın ülkemizde de yaygınlaştırılması faydalı olacaktır.

b. Organ Kaybı

Operasyon sonucu oluşacak organ kaybı da ayrı bir evham nedenidir. Göz, meme, kol, bacak gibi organların kaybı sonucunda bozulan dış görünümleri nedeniyle hastalarda dışlanma korkusu büyür; kendilerini sosyal ve cinsel yaşamdan uzak tutabilirler. Rehabilitasyon ekibi bu konuda hastaya operasyon öncesinde ve sonrasında duygusal destek vermelidir.

c. Vefat

Kanser, kaçınılmaz olarak bireynin kendi vefatıyla yüzleşmesine neden olur. Süreç sonunda bütün iyileşme öngörülse de veya hastalık bulguları olmadan uzun seneler yaşanması beklense de vefat kanser öncesine göre artık daha yakındır. Kanser vefat korkusu oluştururken, öbür taraftan ailenin geleceğine ait evhamları da gündeme getirir. Sonuç olarak, vefat kanserin olası bir sonucudur ve hasta bu reelle yüzleşmelidir 24. Hastaların kendi gelecekleri hakkındaki soruları rehabilitasyon ekibi tarafından dürüstçe yanıtlanmalıdır. Soruları dinlemezlikten gelmek veya savuşturmak yerine ‘Vaziyet pek iyi gözükmüyor’ gibi bir ifade kullanılabilir. Rehabilitasyon umut veriyorsa, bu vaziyet de hastaya aktarılmalıdır. Trajedi derecesinde böyle bir hastalıkla yüzleşen hastaların çoğu inanç ekseninde teselli ve kuvvet bulurlar 25,26. ABD’de rehabilitasyon ekibine bir din adamı da eklenerek, kanser hastalarına manevi destek olunmaktadır 9,27.

d. Kontrol Kaybı

Kanser hastaları genellikle, kendileri dışındaki eforlar tarafından kontrol edildikleri hissine kapıldıkları bir çaresizlik duygusu yaşarlar. Bazı hastalar bu bağımlılıktan hoşnut olurlar, çünkü bu vaziyet onları tüm dikkatlerin merkezinde meblağ. Fakat bu hasta rolü, geçici bile olsa bağımsızlıklarına değer veren şahıslar için güçtür. Evin geçimini sağlayan bireyler, kendilerini bu görevlerini yapamaz bir halde bulurlar. Kanser, böyle hastalar arasında bir değersizlik hissi uyandırır. Rehabilitasyonnin biçimi ve hastalık süreci sonu belli olmayan bir hastalık atmosferi oluşturur. Bu biçimde birey kendi yaşamı üzerindeki kontrolünü otonomluğuni kaybeder 28. Rehabilitasyon ekibi, bu otonomluğun en azından bir kısmını hastanın kendi minik işlerini yapabilmesine olanak tanıyarak sağlayabilir 29,30. Hastalar, beslenme, tıraş olma, banyo yapma gibi basit ihtiyaçlarını kendi başlarına giderdiklerinde kendilerini daha az bağımlı ve daha üretken hissederler. Bunun da ötesinde hastalar, kendilerini rehabilitasyon ekibinin bir parçası olarak da görürler 31,32.

Minik bir kanser merkezi, psikolojik bir çalışmayla muhteşem bir rehabilitasyon merkezi haline dönüşmüştür 33. Bu çalışmadan önce, sağlık personeli hastaları ‘yürüyen ölüler’ olarak görür ve onların duygusal ihtiyaçlarını pek önemsemezlerdi. Hastalar da ‘alakasiz hekimler’ ve ‘erişilemeyen hemşirelerden’ şikayet ederlerdi. Çalışma sırasında, kanser merkezindeki işleyiş yeniden şekillendirildi: hastalar yataklarını kendileri düzenliyor, beslenme, banyo ve öbür ihtiyaçlarını kendileri karşılıyordu. Muhtelif el sanatları faaliyetleri özendirildi. Hastalar, tüm bunların sonunda, kendilerinin dışlandığı fikrinden uzaklaşarak sorumlu ve verimli insanlar olarak muamele gördükleri fikrini benimsediler. Çalışmadaki en önemli safha, ortak yemek salonu olmuştur. Yemekler, diyetisyenlerin de katıldığı ortak bir yemek salonunda yenmeye başladığında yalnız ve dışlanmışlık duygusu içindeki hastaların öbür hastalarla konuşabileceği mükemmel bir civar oluşturulmuştur. Böylece, merkez daha iyi yaşanacak bir yer konumuna gelmiştir. Tüm kanser rehabilitasyon merkezlerinde işleyişin bu istikamette yeniden düzenlenmesinin daha faydalı olacağı değerlendirilmektedir 33.

4. RADYASYON IŞIN REHABİLİTASYONSİ

Radyasyon rehabilitasyonsi, tüm rehabilitasyon seçenekleri arasında yanlış anlama ve yorumlara en çok sarih olan bir rehabilitasyon biçimidir. Bir odada, tek başına büyük bir makineden görünmeyen bir rehabilitasyon almak düşüncesi hasta ve yakınları için oldukça korkutucudur. Hastalar için bu rehabilitasyon yöntemi, vefat korkusunu yeniden tetikler. Çünkü, bu onlara operasyonla kanserin rehabilitasyon edilemediğini ve hastalığın daha da ilerlediğini düşündürür. Işın rehabilitasyonsi, ayrıca tende yanık oluşturan bir yöntem olarak algılanmaktadır. Hatta, bazı aile bireyleri, hastanın radyoaktivite kazandığı düşüncesiyle hastayla temastan kaçınırlar Işın rehabilitasyonsinden sonra hastalar radyoaktif değildir.

Radyasyon rehabilitasyonsinin belli yan tesirleri rehabilitasyondan önce hastaya anlatılmalı ve onun gereken önlemleri alması sağlanmalıdır. Baş bölgesine uygulanacak bir ışın rehabilitasyonsinde saçlar dökülebileceğinden, hastaya bir peruk alması önerilebilir. Erkeklerde, faize organlarına uygulanacak bir ışın rehabilitasyonsi sperm üretimini bozup, kısırlığa yol açabileceğinden böyle hastalara sperm saklama olanakları anlatılmalıdır. Kadın faize organlarına uygulanan radyasyonun geçici veya kalıcı bir menapoza yol açabileceği bayan hastalara hatırlatılmalıdır.

5. KEMOTERAPİ İLAÇ REHABİLİTASYONSİ

Kemoterapi, fiziksel ve psikolojik bir çok yan tesir oluşturan rehabilitasyon biçimidir. Bu hastaların en büyük fobileri ‘Rehabilitasyon işe yarayacak mı?, Ne gibi yan tesirleri olacak?’ gibi soruların sorulduğu sonu bilinmeyen bir sürece girilmesidir 34. Birçok hasta için en büyük üzüntü kaynağı, saç kaybıdır. Her ne kadar, rehabilitasyondan sonra saçlar yeniden çıkıyorsa da, geçici bir saç kaybı bile hastalar için büyük bir travma tesirsi oluşturmaktadır. Hastalar, zihinsel olarak ne kadar hazır olsalar da, çoğu hasta taraklara gelen ve yastıklara dökülen saç demetlerinden dolayı şok yaşar. Bu nedenle, saç dökülmesi bekleniyorsa, hastaya önceden bir peruk alması önerilmelidir.

Kemoterapiden kaynaklanan bulantı ve kusma şikayetleri, ağızdan veya fitil olarak alınacak ilaçlarla ve perhiz desteğiyle bir nebze hafifletilebilir. Birçok hastada gözlenen bir endişe kaynağı da faize fonksiyonuna olan tesirdir. Çocuk doğurma çağındaki kadınlar, düzensiz adet kanamaları yaşayabilirler; hatta hamile kalma potansiyelleri bozulabilir. Kemoterapi, erkeklerde genellikle sperm sayısı ve hareketini eksilterek faize fonksiyonunu makûs tesirler. Fakat, kemoterapiden sonra, hem erkek, hem de kadında normal faize fonksiyonu yeniden kazanılır. Bununla beraber, bazen kalıcı kısırlık oluşabilir. Bu nedenle, suni döllenme için hastalara rehabilitasyon öncesinde sperm veya yumurtalarını bir merkezde uygun şartlarda dondurmaları tavsiye edilmelidir.

6. İYİLEŞME VE NÜKS HADİSEYİ

Rehabilitasyonnin tamamlanması, hasta ve ailesi için bir dönüm noktasıdır. Operasyon, ışın ve ilaç rehabilitasyonsi veya bunların muhtelif kombinasyonlarıyla kanser baskılanmış veya tamamen ortadan kaldırılmıştır. Sağlık sisteminden ayrıldıktan sonra, hastalar ‘hasta’ rolünü bırakarak hayatlarına yeniden dönerler. Çoğu hasta, artık kendini daha mutlu hisseder. Çünkü, kanser deneyiminden sonra hala yaşıyordur ve ileriye dönük olarak daha iyimserdirler. Fakat, tüm bu duygulara eşlik eden, hastalığın nüksetme yeniden ortaya çıkma ve kontrol edilemeyen bir tabloya dönüşme olasılığından kaynaklanan bir de endişe vardır. Bir hasta, 5-10 sene sorunsuz ve sağlıklı kalıp, sonra nüks ve metastaz yaşayabilir. Yani, hastalık olasılığı her zaman mevcuttur 35. İyileşme dönemindeki bir hasta şöyle konuşmuştur: ‘Sanki, zaman ayarlı bir bombanın üzerinde yaşıyor gibiyim. Onun, patlayıp beni ne zaman yok edeceğini bilmeden yaşıyorum’ 9.

İyileşme döneminde, düzenli kontrollerin önemi büyüktür. Fakat, bir nüks hadiseyinın saptanması, hasta için büyük bir travmadır. Hastanın bu anki geçimi, teşhisin ilk öğrenildiği andan daha güçtür; çünkü, hasta şimdi rehabilitasyon seçeneklerinin başarısız olduğunu anlamıştır. Hasta, daha önce yaşadığı tüm endişeleri yeniden yaşamakla surat surata kalmıştır; fakat bu kez tabloya ‘Rehabilitasyona Güvensizlik’ de eşlik etmektedir. İlk rehabilitasyon çok uzun sürmüşse veya ciddi yan tesirler oluşturmuşsa, hasta aynı rehabilitasyon sürecini ikinci kez yaşamak istemeyebilir. Özellikle, yaşlı hastalar, yeniden o huzursuz dönemleri yaşamak istemezler. Sağlık personeli, bu tutumları anlayışla karşılamalıdır. Zaten, Hasta Hakları Bildirgesi ve Yönetmeliğine göre, hastaların rehabilitasyonu yalanlama hakları da vardır.

Geleneksel tıbbi rehabilitasyon sonrasında yaşanan böyle bir nüks hadiseyi ile hasta ve yakınları artık özel perhizler, bitki ve hayvan ekstreleri gibi denenmemiş yöntemlere yönelme meyli gösterirler 36. Bilimsel olmayan bu rehabilitasyon seçeneklerinin cazibesini eksiltmeye çabalamak yerine, alternatif rehabilitasyon yöntemleri hakkında yeterli balakayla donanarak, hastaları bu konuda bizzat hekimlerin yönlendirmeleri daha uygun olabilir.

SONUÇ

Her cinsli stres, yorgunluk ve güçlüğe rağmen, bir çok hasta kanser deneyiminin yaşamlarına pozitif bir boyut kazandırdığını belirtmektedir. Hatta, bazıları bu deneyimi ikinci bir yaşamın başlangıcı olarak açıklamaktadır 37. Bir hasta bu konuda ‘Hepimiz nasıl olsa bir gün can vereceğiz; kanser, dünyadaki yaşamın bir sonu olduğunu, bu nedenle de dünyadayken yaşamımı en iyi biçimde yaşamam gerektiğini anlamamı sağladı’ demiştir 9.

Şayet kanserli olduğunuzdan kuşku ediyorsanız veya kanser teşhisi konulmuşsa:

a. Teşhis anında reelle yüzleşmekten korkmayın,

b. Başınıza gelen bu gidişatı, yaşanması gereken bir deneyim olarak algılayın ve hastalığın yaşamınıza katacağı pozitif yönleri görmeye çalışın,

c. Yakınlarınızdan beklediğiniz alakayı göremezseniz, üzülmeyin; size benzer hastalarla surat surata veya ‘mail’ gruplarına dahil olarak diyalog kurun,

d. Bakım ve rehabilitasyonla alakalı kararlarda söz sahibi olun.

Prof. Dr. M. Kemal IRMAK

KAYNAKLAR

1. Jenkins A. Not knowing is the worst thing. Prof Ntümörse. 2005; 20: 56.

2. Brewin TB. Three ways of giving bad news. Lancet. 1991; 18,3378751: 12079.

3. Novack DH, Plumer R, Smith RL, Ochitill H, Morrow GR, Bennet JM. Changes in physicians attitudes toward telling the cancer patient. JAMA. 1979; 241: 897-900.

4. Mcintosh J. Processes of communication, information seeking and control associated with cancer: A selective review of the literature. Soc Sci Med. 1974; 8: 167-87.

5. Fallowfield L, Jenkins V. Communicating sad, bad, and difficult news in medicine. Lancet. 2004; 363: 312-9.

6. Ptacek JT, Eberhardt TL. Breaking bad news; A review of literature JAMA. 1996; 276: 496-502

7. Girgis A, Sanson – Fisher RW. Breaking bad news; Current best advice for clinicians. Behav Med. 1998; 24: 53-9

8. Fiore N. Fighting cancer–one patient s perspective. N Engl J Med. 1979; 300: 284-9.

9. Blumberg B, Flaherty M, Lewis J. Coping with Cancer. NIH Publication No. 80-2080, 1980.

10. Derogatis LR, Morrow GR, Fetting J. The prevalence of psychiatric disorder among cancer patients, JAMA. 1983; 297: 751-5.

11. Rabinowitz T, Peirson R. “Nothing is wrong, doctor”: understanding and managing denial in patients with cancer. Cancer Invest. 2006; 1: 68-76

12. Stephenson PS. Understanding denial. Oncol Ntümörs Forum. 2004; 31: 985-8.

13. Valente SM, Saunders F. Diagnosis and treatment of major depression among people with cancer. Cancer Ntümörsing. 1997; 20: 168-77.

14. Rutten LJ, Arora NK, Bakos AD, Aziz N, Rowland J. Information needs and sources of information among cancer patients: a systematic review of research 1980-2003. Patient Educ Couns. 2005; 57: 250-61.

15. Winnel J, Roth AJ. Depression in cancer patients. Oncology Williston Park. 2004; 12: 1554-60.

16. Christie W, Moore C. The impact of humor on patients with cancer. Clin J Oncol Ntümörs. 2005;2: 211-8.

17. Fairbrother CA, Paice JA. Life s final journey: the oncology ntümörse s role. Clin J Oncol Ntümörs. 2005; 9: 575-9.

18. Medland J, Howard-Ruben J, Whitaker E. Fostering psychosocial wellness in oncology ntümörses: addressing btümörnout and social support in the workplace. Oncol Ntümörs Forum. 2004; 31: 47-54.

19. Kash KİLOMETRE, Mago R, Kunkel EJ. Psychosocial oncology: supportive care for the cancer patient. Semin Oncol. 2005; 32: 211-8.

20. Pitceathly C, Maguire P. The psychological impact of cancer on patients partners and other key relatives: a review. Eur J Cancer. 2003; 39: 1517-24.

21. Fitch MI. Needs of patients living with advanced disease. Can Oncol Ntümörs J. 2005; 15: 230-42.

22. Barroilhet Diez S, Forjaz MJ, Garrido Landivar E. Concepts, theories and psychosocial factors in cancer adaptation. Actas Esp Psiquiatr. 2005; 33: 390-7.

23. Weis J. Support groups for cancer patients. Support Care Cancer. 2003; 11: 763-8.

24. Devlin B. The arkası of healing and knowing in cancer and palliative care. Int J Palliat Ntümörs. 2006; 12: 16-9.

25. Murat H. Spiritual pain and its care in patients with terminal cancer: construction of a conceptual framework by philosophical approach. Palliat Support Care. 2003; 1: 15-21.

26. Lin HR, Bauer-Wu SM. Psycho-spiritual well-being in patients with advanced cancer: an integrative review of the literature. J Adv Ntümörs. 2003; 44: 69-80.

27. Thune-Boyle IC, Stygal JA, Keshtar MR, Newman SP. Do religious/spiritual coping strategies affect illness adjustment in patients with cancer? A systematic review of the literature. Soc Sci Med. 2006; 63: 151-64.

28. Villagomeza LR. Spiritual distress in adult cancer patients: toward conceptual clarity. Holist Ntümörs Pract. 2005; 19: 285-94.

29. Zabalegui A, Sanchez S, Sanchez PD, Juando C. Ntümörsing and cancer support groups. J Adv Ntümörs 2005; 51: 369-81.

30. Griffiths A. Making a support group work for patients. Prof Ntümörse. 2004; 19: 22-4.

31. O Baugh J, Wilkes LM, Luke S, George A. Being positive : perceptions of patients with cancer and their ntümörses.J Adv Ntümörs. 2003; 44: 262-70.

32. Cunningham AJ. Group psychological therapy: an integral part of care for cancer patients. Integr Cancer Ther. 2002; 1: 67-75.

33. Klagsbrun SC. Cancer, emotions, and ntümörses. Am J Psychiatry. 1970; 126: 1237-44.

34. Cordova MJ, Andrykowski MA. Responses to cancer diagnosis and treatment: posttraumatic stress and posttraumatic growth. Semin Clin Neuropsychiatry. 2003; 8: 286-96.

35. De Boer MF, Rygkman RM, Pruyn JF, Van Den Borne HW. Psychosocial correlates of cancer relapse and survival: a literature review. Patient Educ Couns. 1999; 37: 215-30.

36. Rirvo P, Irvine J, Katz J, Matthew A, Sacamano J, Shaw BF. The patient s motivation in seeking complementary therapies. Patient Educ Couns. 1999; 38: 161-5.

37. Felder BE. Hope and coping in patients with cancer diagnoses. Cancer Ntümörs. 2004; 27: 320-4.