Cilt Travmaları Hastalığı Tetikliyor
Cilt Bakımı

Cilt Travmaları Hastalığı Tetikliyor

Sanılanın aksine Sedef günümüzde rehabilitasyon edilebilen bir hastalık. Ancak rehabilitasyondan başarılı netice elde edilebilmesi için ciltte travma oluşmasını önlemek koşul! Bunun için de bazı kaidelere kesinlikle dikkat etmek gerekiyor. Misalin, cildi kese, lif veya fırça ile keselemekten sakınmak gibi!

Sedef cildiye alanında rehabilitasyonu en güç olan ve yaygın olarak tesadüfülen kronik bir cilt hastalığı olarak nitelendiriliyor. Genellikle 20-40 yaş grubunda görülen bu hastalık ülkemizde her sene takribî 350 bin şahısta ortaya çıkıyor. Cemiyette Sedef hastalığının rehabilitasyon edilmediğine dair yaygın bir inanış var. Oysa sanılanın aksine tıp dünyası bu cilt meselesine karşı naçar değil. Günümüzde uygulanan rehabilitasyonlar sayesinde cilt pürüzsüz bir görünüme kavuşabiliyor. Ancak rehabilitasyonun başarılı olabilmesi için hastanın dikkat etmesi gereken bazı ehemmiyetli kaideler var. Cildiye Uzmanı Ahmet Günay, rehabilitasyon sürecinde özellikle cilt travmalarından sakınılması gerektiğine dikkat toplayarak, “Bunun için de hastaların banyoda ciltlerini kese, fırça veya lif ile keselemek ya da tırnaklama yoluyla kabuklardan kurtulmaya çalışmak gibi ehemmiyetli bir hataya düşmemeleri gerekiyor. Zira bu vaziyette cildin yapısı bozuluyor ve rehabilitasyonun başarı kısmeti düşüyor” diyor.

Birkaç Tipte Ortaya Çıkıyor

Sedef hastalığı birkaç gruba ayrılıyor. Hastalık en çok kırmızı bir zemin üzerinde birkaç milimetre büyüklüğünden birkaç santime kadar uzayabilen sedef rengi pullarla kendini gösteriyor. Kaşıntı ve kuruluk hissi hastalığa eşlik eden değişik belirtileri oluşturuyor. Daha seyrek el ve ayakları yakalayan ve birkaç mili”metre çapında olan su kabarcıkları biçiminde de ortaya çıkabiliyor. Bir başka tip Sedef hastalığı da tüm bedende kızarıklık ve kepeklenmeyle büyüyor. Yalnızca tırnaklarda sararma ve tırnak yüzeyinde kumpassızlaşma ya da çizgilerle görülen tipi de oluyor. Sedef hastalığının şiddeti ise şahıstan bireye değişiyor. Bazı hastalarda yalnızca bir noktada ya da bedenin muhtelif alanlarında küçük plaklar halinde ortaya çıkarken, bazı hastalarda ise çok geniş alanları etkileyebiliyor, hatta ilerlediğinde tüm bedeni kaplayabiliyor.

Eklemleri Yakaladığında Şiddetli Ağrılara Neden Olabiliyor

Sedef hastalığı iç uzuvları genellikle yakalamıyor. Ancak tırnaklarda ve küçük eklemlerde sıkça görülüyor. Bu vaziyette tırnakların görünümünü bozabiliyor. Genellikle el ve ayaklardaki küçük eklemleri yakalasa da değişik eklemleri de etkileyebiliyor. Bunun neticesinde şiddetli ağrılar ortaya çıkıyor.

Kesin Sebebi Bilinmiyor

Genetik olarak yatkın olan bireylerde hastalık enfeksiyon, stres veya cilt travmaları gibi sebeplerle ortaya çıkabiliyor. Ancak sedef hastalığının kesin sebebi bilinmiyor. Yakın zamana kadar hastalığın yaradılışında yalnızca psikolojik etkenlerin rol oynadığı düşünülüyordu. Ancak stres hastalığın ortaya çıkmasını tetiklerken, hastalığın yaradılışı da stresi çoğalıyor. Başka Bir Deyişle bir nevi kısır döngü oluşuyor. Son senelerde yapılan çalışmalarda sedefin bir bağışıklık sistemi hastalığı olduğu yolunda ehemmiyetli ispatlar elde edildi. Genetik ve hormonal olduğu mevzusunda çalışmalar yapılsa da henüz anlamlı neticeler elde edilemedi.

Cilt 1 Ay Yerine 4 Günde Olgunlaşınca…

Hücreler ürer, ardından da pul halinde dökülürler. Sağlıklı bireylerde bedenin en dış yüzeyinde bulunan hücreler takribî bir ayda olgunlaşıyor. Ancak banyoda cilde kese yapmak, güneş yanığı ve böcek sokmaları gibi ciltte travma oluşturan muhtelif tetikleyici etkenler veya başka nedenler Sedef hastalığına yatkın olan bireylerde hücresel seviyede zati mevcut olan bir bozukluğu uyararak bağışıklık sistemini aktive ediyor. Cilt hücrelerinin artması uyarılıyor ve takribî bir ay olan basmakalıp olgunlaşma süreci 3-4 güne kadar iniyor. Bunun neticesinde hücreler dökülmüyor, üst üste birikiyor ve kızarıklık ile sedef rengi kabuklanmalar biçiminde hastalığa özgü cilt belirtileri ortaya çıkıyor.

Rehabilitasyon İle Pürüzsüz Bir Cilde Kavuşmak Muhtemel!

Rehabilitasyonun biçimi hastanın yaşına, genel sağlık ve psiko-sosyal vaziyetine, sedefin tipine ve tutulum yerine göre belirleniyor. Cildiye Uzmanı Ahmet Günay, cemiyetteki yaygın inanışın aksine Sedef hastalığının başarıyla rehabilitasyon edilebildiğini belirterek şunları söylüyor: “Günümüzde uygulanan usullerle ciltteki lezyonlar ortadan kaldırılabiliyor veya hafifletilebiliyor. Ancak sedef kronik bir hastalık olduğu için zaman zaman tekrarlayabiliyor. Bu sebeple hücumların sıklığı ve zamanına göre rehabilitasyonun muhtelif zaman dilimlerinde yinelenmesi gerekiyor.”

Cildiye Uzmanı Ahmet Günay, Sedef hastalığında başvurulan usulleri şöyle sıralıyor:

Kremler: Özellikle birkaç bölgeyle kısıtlı sedefi olan hastalarda uygulanıyor. Kabukların dökülmesi ve kızarıklığın geçmesi emeliyle uygulanan krem rehabilitasyonundan genellikle başarılı neticeler elde ediliyor. Ancak ilaç bırakıldığında belirtiler bir vakit sonra yineliyor ve usulün tekrarlanması gerekiyor.

Puva Ultraviyole Işınları: Minik noktalar halinde dağınık yerlerde olan veya bedeninin geniş alanına yayılmış ya da yerel rehabilitasyona mukavemetli olan hastalarda başvuruluyor. Seanslar halinde uygulanan bu usulde hasta rehabilitasyon edici tesire sahip ultraviyole ışını veren bir aygıta maruz bırakılıyor. PUVA ultraviyole ışınlarından gülümseyici neticeler alınıyor. Ancak rehabilitasyon bırakıldığında hastalık bir vakit sonra yineliyor.

İlaçlar: Sedef bağışıklık sistemi hastalığı olduğu için ağır tırnak ve eklemleri yakalayan hastalara bu sistemi etkileyen ilaçlar uygulanabiliyor. İlaçlar cildiye doktoru hakimiyetinde zorunlu dozda, zorunlu testler yapıldığı takdirde güvenle ve yan tesir olmadan kullanılabiliyor. Süresi 2 ay ile 1 sene arasında değişen rehabilitasyonun zaman zaman yinelenmesi gerekebiliyor.

Tetikleyen etkenler neler?

• Güneş yanığı,

• Stres,

• Obezite,

• Kesiler ve cerrahi teşebbüsler gibi cilt travmaları

• Üst solunum yolu enfeksiyonları ve bağışıklık sistemini etkileyen enfeksiyonlar,

• Kalsiyum yetersizliği, olağandışı vitamin D seviyeleri,

• Bazı tansiyon ilaçları veya ağrı kesiciler,

• Sigara ve fazla içki tüketimi.

Bu cins tetikleyici etkenler ortadan kaldırıldığında hastalık yatışıyor ve daha hafif izliyor.